Kulluğa yakışır mı?

parmakliklar-guvercinler

Horasan valisi Abdullah bin Tâhir zamanında Jandarmalar, yanlışlıkla suçsuz bir müslümanı hırsız diye yakalayıp, sonra vâliye çıkardılar.

Vâli durumu öğrenip;
“Derhal bunu hapsedin!”
dedi.

O müslüman hapishânede namaz kılıp;
“Yâ Rabbî! Suçum olmadığını, ancak sen biliyorsun ve beni bu zindandan ancak sen kurtarırsın, beni kurtar!”
diye yalvardı.

Vâli, o gece rüyasında, dört kuvvetli kimse gelip, tahtını tersine çevireceklerken uyandı.
Abdest alıp namaz kıldı ve tekrar uyudu.

Yine o dört kişinin, tahtını tersine çevirmek üzere olduklarını görüp, korkuyla uyandı. Hapishâne müdürünü çağırıp;
“Zindanda bir mazlum kalmış mı?”
diye sordu.

Müdür;
“Bunu bilemem. Ama biri, namaz kılıp çok duâ ediyor, gözyaşları döküyor”
deyince, onu getirtti.

Hâlini sorup anladı ve özür dileyip;
“Ne olur, hakkını helâl et, şu bin gümüş hediyemi kabul et ve herhangi bir işin ihtiyacın olursa, doğruca bana gel!”
diye rica etti.

O müslüman;
“Hakkımı helâl ettim, hediyeni de kabûl ettim. Ama işimi, dileğimi senden istemeye gelemem”
dedi.

“Neden?”
deyince,

Bunu da oku :  Berat Kağıdı

“Çünki benim gibi bir fakir için, senin gibi bir sultânın tahtını, bir kaç defâ tersine çeviren Sâhibimi bırakıp da, dileklerimi başkasına götürmem kulluğa yakışmaz!”
dedi.

(Visited 80 times, 1 visits today)

Related posts

Leave a Comment