Hz. Ömer’i Ağlatan Çocuk

Hz. Ömer’i Ağlatan Çocuk

Bir yaz günüydü. Hava sıcak mı sıcaktı.
Arabistan çölleri sıcağın tesiriyle âdeta kaynıyordu. “
Ezan vakti yaklaşmıştı. Emîru’l- Mü’minîn (Mü’minlerin Devlet Reisi) Hz. Ömer (r.a.), ağır ağır Mescid-i Nebevi (Peygamber Mescidi)’ye doğru gidiyordu.
Bu sırada bir çocuğun süratli adımlarla yürüdüğünü gördü.
Acaba çocuğun bir ihtiyacı mı vardı? Bu telâşın sebebi neydi?

Halkın dertlerine çare bulmayı kendisine kutsal bir görev sayan Halife Hz. Ömer, çocuğa sordu:
“- Yavrucuğum! Nedir bu telaşın, bir derdin mi var, niçin bu kadar hızlı gidiyorsun?..”
Çocuk, Hz. Ömer (r.a.)’i tanıyamamıştı:
“- Camiye gidiyorum amcacığım,” diye cevap verdi.

Çocuk henüz çok küçüktü; fakat sözleri büyük insan sözleriydi!.. Bundan dolayı hayret eden Hz. Ömer, çocuğa şöyle dedi:
“- Yavrucuğum! Daha henüz senin yaşın küçük!.. Sana namaz farz değildir. Niçin bu kadar telaşlanıyorsun?”
Çocuk, ayıplar gibi hayret dolu bakışlarla
Hz. Ömer’e baktı ve şöyle dedi:
“- Amca amca! Bu işin hiç küçüğü olur mu?.. Daha dün, mahallemizde bir çocuk öldü. Üstelik benden de küçüktü. Ölüm denen gerçeğin hiç küçük büyük ayırdığı yok! En iyisi her yaşta buna hazır bulunmalı. Hem bu yaşta namaza alışamazsam, büyüyünce kılmak zor gelebilir…”
Halife Hz. Ömer’i bir düşüncedir aldı. Gözleri buğulandı ve ağzından şu cümleler döküldü:
“- Ey Rabbim! Bu çocuk ne akıllı, ne iyi çocuktur. Büyüklerde bulunması gereken aklı ve ruhu taşıyor.”

(Visited 386 times, 3 visits today)

Related posts

Leave a Comment