Kâbe’nin Yeniden İmârı ve Peygamberimizin Hakemliği

eski-kabe

Kâinatın Efendisi 35 yaşında idi. Bu sırada Ku­reyş kabilesi, Kâbe duvarlarını yıkıp, yeniden tamir kararını verdi. Zira, yıllardan beri yağan yağmur ve neticede meydana gelen seller, ya­pı itibarıyla pek sağlam olmayan bu mâbedi oldukça yıpratmıştı. Çatısız bu­lunması sebebiyle de, yağan yağmurlar temeline kadar tesir etmiş ve binayı adeta harab bir hale getirmişti. Son olarak gelen büyük bir sel, Kâbe’yi bütün bütün sarsmış ve duvarlarını çatlatmıştı. Bu durum Mekkelilerde bir korku ve telâş uyandırmıştı. Bu arada, bir hadise daha oldu: Kadının biri Harem’de ateş yaktı. Ateşin ko­rundan sıçrayan kıvılcımlar, Kâbe’nin örtüsünü…

Read More

Peygamberimizin Şam’a İkinci Gidişi

sama-gidisi

Mekke halkının meşguliyetleri başında ticaret geliyordu. Ebû Tâlib de bir müddet ticaretle uğraştı. Ancak kıtlık kuraklık yıllarının başgöstermesi, kabile savaşlarının birbirini takip et­mesi ve aile efradının fazla oluşu gibi sebepler yüzünden ticaret yapabilecek malî kuvveti pek kalmamıştı. Bu yüzden, Efen­di­mizi de yanına alarak yaptığı Suriye seyahatinden sonra bir daha ticaret ker­vanlarına katılma imkânını elde edemedi. Mekke’nin içinde bazı işler yap­mak­la geçinip gidiyordu. Mekke’de Nebiyy-i Ekrem Efendimizin akrabalarından zen­gin bir dul kadın vardı: Hatice binti Hüveylid… O, servetiyle ticaret kervanlarına ortak olu­yordu. Peygamber Efendimiz, yirmi beş yaşında bulunduğu sırada, Ku­reyş yine…

Read More

Peygamberimizin Cahiliye Devri Kötülüklerinden Uzak Kalışı

col-cadir

Ebû Tâlib, bütün bu olup bitenlerden sonra nur yüzlü yeğeni Peygamberi­miz­den adeta ayrılmaz bir parça haline gelmişti. Kendisinde git­tikçe kuvvet peydâ eden kanaat şuydu: “Bu yeğenim, ileride büyük ve mühim bir şahsiyet olacaktır!” Bu sebeple, Peygamberimiz üzerinde himâyesini son derece dikkatli ve şu­urlu bir şekilde sürdürüyor, adeta bir dediğini iki etmi­yordu. Artık Peygamberimiz de ruhu ve dış görünüşü ile eşsiz bir genç olmuştu. Kalp ve ruhundaki eşsiz fazilet ve güzellikler, suretini de fevkalâde güzel şe­killendirmişti: Ortadan uzun boylu, siyah dalgalı saçlıydı. Açık ve yüksek alın­lı, kalın siyah kaşlıydı. Kaşları birbirine…

Read More

Peygamberimizin, Amcasıyla Şam’a Gidişi

sam-sehri

Kâinatın Efendisi on iki yaşına girmişti. Akranları arasında artık farklı beden ve simaya sahipti. Siması etrafa pırıl pırıl nurlar saçıyordu. Gönlü huzur doluydu. Onu yanında barındıran Ebû Tâlib ise, o sırada büyük bir geçim sıkıntısı içinde idi. Bunun için, ticaretle uğraşmaya kendisini mecbur hissetmekteydi. Bu maksatla da Ku­reyş’in o sene tertiplediği ticaret kervanına katılarak Şam’­a gitmeyi kararlaştırdı. Yol hazırlıkları yapılıyordu. Yapılan hazırlıklar Efendimizin gözleri önünde cereyan ediyordu. Haliyle, çok sevdiği amcası, kendisinden bir müddet ayrıla­caktı. Ama o buna nasıl tahammül edebilirdi? Yıllar önce de hem muhterem babasını, hem de aziz…

Read More