Hz. Ebu Zerri’l Ğıfari ve Hz. Muaviye’nin Sarayı

Hz. Ebu Zerri’l Ğıfari ve Hz. Muaviye’nin Sarayı

Hz. Ebu Zerri’l Ğıfari ve Hz. Muaviye’nin Sarayı Bugün yazıma Tarihin parlak sahifelerinden bir örnekle başlamak istiyorum. Sahabe Hz. Ebu Zerri’l-Ğıfari’nin doğum tarihi bilinmemektedir. Medine çölü yakınlarındaki el-Rabaza şehrinde vefat etmiştir. Cesareti, dürüstlüğü ve yalnız hayatını sürdürmesiyle bilinir. Hz. Peygamberin (asm) övgüsüne mazhar olmuş bir sahabidir. Hz. Muaviye, kendisine Şam’da görkemli bir Yeşil Saray inşa eder. Hz. Muaviye, Hz. Ebu Zerri’l-Ğıfari’ye sorar: “Sarayımı nasıl buldun?” Hz. Ebu Zerri’-l Ğıfari: “Ey Muaviye! Eğer bu sarayı kendi paranla yaptırdıysan israftır. Eğer halkın parasıyla yaptırdıysan ihanettir ve haramdır. Kul hakkına girer. Bunu ancak…

Read More

Hâlid Bin Velîd (r.a.)

seyfullah

Peygamber efendimizden “Seyfullah” (Allah’ın kılıcı) ünvanını alan kahraman. Eshâb-ı kiramın ve İslâm kumandanlarının büyüklerindendir. İsmi Hâlid, künyesi Ebü’l-Velîd ve Ebû Süleymândır. Nesebi Hâlid bin Velîd bin Mugîre bin Abdullah bin Amr bin Mahzûn’dur. Ebû Cehil bin Hişâm ile ve Velîd bin Abd-i Şems ile kardeş çocuklarıdır. Velîd bin Velîd’in kardeşidir. Annesi Lübâbe, Ümmül-mü’minîn Hazreti Meymûne’nin kardeşidir. Hazreti Hâlid bin Velîd’in soyu, Mürre bin Kâ’b’da Peygamber efendimizin soyu ile birleşir. Kureyş’in ileri gelenlerinden ve kumandanlarındandır. Bütün Arab kabileleri tarafından tanınır ve sevilirdi. 8 (m. 630) senesinde müslüman oldu. 21 (m. 642)’de…

Read More

Hazreti Zübeyr Bin Avvâm (r.a.)

deve-jervani

Sağlığında Cennet ile müjdelenen Eshâb-ı kiramdan. Nesebi; Huveylid bin Esed bin Abduluzzâ bin Kusey torunudur. Eshâb-ı kiramın büyüklerindendir. Hazreti Hadîce’nin erkek kardeşinin ve Resûlullah’ın ( aleyhisselâm ) halası olan Hazreti Safiyye’nin oğludur. Dördüncü olarak imâna geldi. Hazreti Ebû Bekir’in dâmâdı idi. Bütün gazâlarda bulundu. Çok yaralandı. Mısır’ın fethinde de bulundu. Zengin olup, bütün malını Allah için dağıtdı. Eshâb-ı kiram şehîd olunca yetimlerine vasî olur, onları beslerdi. Deve Vak’asında Hazreti Talha ve Hazreti Âişe ile birlikde, Hazreti Ali tarafında değildi. Harbden çekilip namaz kılarken, İbn-i Cermuz tarafından, 36 (m. 656) yılında,…

Read More

Talha Bin Ubeydullah (r.a.)

talha

İlk îmâna gelenlerden ve aşere-i mübeşşereden. Dedesi, Ebû Bekr-i Sıddîkın dedesinin kardeşidir. Bedir gazâsında, Şam tarafında vazîfeli idi. Diğer gazâlarda bulundu. “Talha, ile Zübeyr, Cennette komşularımdır” hadîs-i şerîfi” ile medh edildi. Çok zengin olup bütün malını Allah yolunda dağıttı. Deve Harbinde Hazreti Ali tarafında değil idi. Orada, ok ile şehîd oldu. Hazreti Ali buna çok üzüldü. Ağlı yarak mübârek eli ile yüzünden toprağı sildi; namazını kendi kıldırdı. Hazreti Talha; Humne binti Cahş, Hazreti Ebû Bekir’in kızı Ümmü Gülsüm ve Ümmü Ebbân binti Utbe ile evlenmiş ve onu erkek, dördü kız…

Read More

Fâtıma bint-i Hattab (r.anha)

orkide

Peygamberimiz henüz açıktan davete başlamamıştı. Kendisine iman etme bah­tiyarlığına eren sahabilerin sayısı 10’u bulmuştu. Bunlardan biri de Hz. Ömer’in kız kardeşi Fâtıma idi. Hz. Fâtıma, Sâid bin Zeyd ile evliydi. Kocası da kendisi gibi iman nurunu tatmıştı. Karı-koca birlikte ibadet ediyorlar, Kur’ân öğreniyorlardı. Öyle ki, Hz. Sâid, sağlığında cennetle müjdelenmiş 10 sahabiden biri olma bahtiyarlığını kazandı. Hz. Fâtıma ve kocası, Allah ve Resûl’ü yoluna baş koymuş iki fedai iken, Ömer, Peygamberimizin amansız düşmanıydı. Müşrik güruhun tarafındaydı. Kız kar­deşi ile eniştesinin Müslüman olduğundan ise haberi yoktu. Bütün işkence ve baskıya rağmen…

Read More

Hind bint-i Utbe (r.anha)

sumbul

İslam ordusu Mekke’yi fethetmiş, küçük gruplar hâlinde devam eden sokak ça­tış­maları sona ermiş ve Kâbe putlardan temizlenmişti. Re­sû­lul­lah’ın engin şef­kati ve mü­samahası yine kendini göstermiş, kılıçlarını terk edip Kâbe’ye sığı­nanlara eman veril­mişti. İslam ordusunun haşmeti ve Re­sû­lul­lah’ın müsamahası karşısında kalplerinin katılıkları erimiş, hakkı görmüş olan birçok kimse, hattâ müşriklerin ileri gelen­lerinden bazıları teker teker İslam’a girmeye başlamıştı. Resûl-i Ekrem her bi­rinden teker teker biat alıyor, sanki aralarında hiçbir düşmanlık geçmemişcesıne, şefkatle İslam’ın sinesine ka­bul ediyordu. Çünkü İslam, samimi tövbe ve ne­dametten sonra geçmişten hesap sor­mazdı. Fetih gününün gecesi Müslümanlar, yıllardan…

Read More

Abbas bin Ubâde (r.a.)

colde-adam

Hicret’ten önceydi… Peygamberimiz, İslamiyet’i yayması ve oradaki Müslüman­lara öğretmesi için sahabilerden Mus’ab bin Umeyr’i (r.a.) Medine’ye gönder­mişti. Hz. Mus’ab iyi konuşan, meselesini insanları kırmadan rahatça anlatabi­len bir kabiliyete sahipti. Zaten Re­sû­lul­lah onu bunun için böyle mühim bir va­zifeye göndermişti. Gerçekten de Hz. Mus’ab bu vazifeyi en güzel şekilde ifa et­ti. Peygamberliğin 13. yılında 73’ü erkek 2’si kadın 75 kişiyle Akabe’ye geldi. Peygamberimizle buluştu. İşte Peygamberimize biat etmek üzere gelen bu 75 kişiden biri de Abbas bin Ubâde idi (r.a.). Hz. Abbas’ın çok tesirli hitabeti vardı. Burada çok güzel bir ko­nuşma…

Read More