Fâtıma bint-i Hattab (r.anha)

orkide

Peygamberimiz henüz açıktan davete başlamamıştı. Kendisine iman etme bah­tiyarlığına eren sahabilerin sayısı 10’u bulmuştu. Bunlardan biri de Hz. Ömer’in kız kardeşi Fâtıma idi. Hz. Fâtıma, Sâid bin Zeyd ile evliydi. Kocası da kendisi gibi iman nurunu tatmıştı. Karı-koca birlikte ibadet ediyorlar, Kur’ân öğreniyorlardı. Öyle ki, Hz. Sâid, sağlığında cennetle müjdelenmiş 10 sahabiden biri olma bahtiyarlığını kazandı. Hz. Fâtıma ve kocası, Allah ve Resûl’ü yoluna baş koymuş iki fedai iken, Ömer, Peygamberimizin amansız düşmanıydı. Müşrik güruhun tarafındaydı. Kız kar­deşi ile eniştesinin Müslüman olduğundan ise haberi yoktu. Bütün işkence ve baskıya rağmen…

Read More

Hind bint-i Utbe (r.anha)

sumbul

İslam ordusu Mekke’yi fethetmiş, küçük gruplar hâlinde devam eden sokak ça­tış­maları sona ermiş ve Kâbe putlardan temizlenmişti. Re­sû­lul­lah’ın engin şef­kati ve mü­samahası yine kendini göstermiş, kılıçlarını terk edip Kâbe’ye sığı­nanlara eman veril­mişti. İslam ordusunun haşmeti ve Re­sû­lul­lah’ın müsamahası karşısında kalplerinin katılıkları erimiş, hakkı görmüş olan birçok kimse, hattâ müşriklerin ileri gelen­lerinden bazıları teker teker İslam’a girmeye başlamıştı. Resûl-i Ekrem her bi­rinden teker teker biat alıyor, sanki aralarında hiçbir düşmanlık geçmemişcesıne, şefkatle İslam’ın sinesine ka­bul ediyordu. Çünkü İslam, samimi tövbe ve ne­dametten sonra geçmişten hesap sor­mazdı. Fetih gününün gecesi Müslümanlar, yıllardan…

Read More

Hamne bint-i Cahş (r.anha)

renkli-cicekler

Hz. Hamne, Peygamberimizin halası Ümeyme bint-i Abdülmuttâlib’in kızıy­dı. Aynı zamanda müminlerin annelerinden Zeyneb bint-i Cahş’ın (r.anha) kardeşi olduğundan Re­sû­lul­lah’ın baldızı olma şerefini kazanmıştı. İslamiyet’in ilk yıllarında Müslüman olmuştu. Peygamberimize bütün kalbiyle bağlıydı. Bü­yük sahabilerden Mus’ab bin Ümeyir (r.a.) ile evliydi. Aile hayatlarında İslam prensipleri hâkimdi. Birlikte mesut bir hayat yaşıyorlardı. Hz. Mus’ab, Uhud Savaşı’na katılmış, çok büyük kahramanlıklar göstermişti. Neredeyse büyük bir zafer kazanılacaktı. Fakat Re­sû­lul­lah’ın yerleştirdiği okçu­ların yerlerini terk etmesi üzerine, savaşın akışı değişti. Müslümanlar mağlup duruma düştüler. “Re­sû­lul­lah’ın şehit edildiği” şayiası yayıldı. Medine’de bulunan kadın sahabiler bunu haber…

Read More

Halime (r.anha)

lale-cicek

Mekke’nin havası yeni doğan çocuklara yaramıyordu. Sıhhatli ve gürbüz büyü­melerine mâniydi. Bu sebeple çocuklarının sıhhatli yetişmesini isteyen bazı ai­leler onları çölde yaşayan sütanneye veriyorlardı. Çünkü hem çölün havası gü­zel, suyu temiz ve tatlı idi, hem de orada yetişen çocuklar Arapça’yı daha düzgün bir şekilde konuşuyordu. Sütanne olacak kadınlar yılda iki kez Mekke’ye gelirler, küçük çocukları ala­rak yurtlarına götürürlerdi. Peygamberimizin dünyaya teşrif etmesinden he­men sonra, Benî Sa’d kabilesine mensup kadınlar, beyleriyle birlikte Mekke’ye geldiler. Bunlardan biri de Hz. Halime’ydi. Halime’nin bindiği hayvan zayıf ve topal olduğu için, arkadaşlarından geriye kalmıştı. O,…

Read More

Fâtıma bint-i Hattab (r.anha)

laleler

Peygamberimiz henüz açıktan davete başlamamıştı. Kendisine iman etme bah­tiyarlığına eren sahabilerin sayısı 10’u bulmuştu. Bunlardan biri de Hz. Ömer’in kız kardeşi Fâtıma idi. Hz. Fâtıma, Sâid bin Zeyd ile evliydi. Kocası da kendisi gibi iman nurunu tatmıştı. Karı-koca birlikte ibadet ediyorlar, Kur’ân öğreniyorlardı. Öyle ki, Hz. Sâid, sağlığında cennetle müjdelenmiş 10 sahabiden biri olma bahtiyarlığını kazandı. Hz. Fâtıma ve kocası, Allah ve Resûl’ü yoluna baş koymuş iki fedai iken, Ömer, Peygamberimizin amansız düşmanıydı. Müşrik güruhun tarafındaydı. Kız kar­deşi ile eniştesinin Müslüman olduğundan ise haberi yoktu. Bütün işkence ve baskıya rağmen…

Read More

Fâtıma bint-i Esed (r.anha)

sumbuller

Fırsat buldukça iyilik etmeyi, imkân oldukça yardımda bulunmayı hangimiz is­temeyiz? Hele muhtaç olan kişi kimsesiz, mazlum ve bakıma muhtaç biriyse ba­zı zamanlar kendi ihtiyaçlarımızı unutur, onun isteklerini yerine getiririz. Ye­mez yedirir, giymez giydiririz. Yapabileceğimiz her türlü iyiliği eksik bırakma­yız. Ali’nin mübarek annesi Hz. Fâtıma da böyle bir ruha sahipti. Nüfusca ka­labalık bir yuvanın yükü kocası Ebû Tâlib ile kendisinin omuzundaydı. Ebû Tâlib, Kureyş’in sevilip sayılan bir şahsiyeti olmakla beraber, geçimini zor temin eden, fakir bir insandı. Babası Abdülmuttâlib ölünce sevgili yeğeni Muhammed (a.s.m.) kendisine emanet edilmişti. Sekiz yaşındaki inci tanesi…

Read More

Esmâ bint-i Yezîd (r.anha)

cicek-ari

Peygamberimizin asrı bir ilim ve irfan asrıydı. Yüce Nebi’nin etrafında saf saf olan sahabiler, o ilim deryasından feyiz alıyorlardı. Bu büyük insanlar, günlük hayatta karşılaştıkları meselelerin hallini Re­sû­lul­lah’tan talep ediyorlar, çeşitli sualler soruyorlardı. Sadece erkekler değil, kadınlar da Peygamber Efendimi­zin huzur-u saadetlerine gelerek müşkillerini arz ediyorlardı. Çünkü onlar, hayânın dini öğrenmeye mâni olmaması gerektiğini biliyorlardı. Dini öğren­mek hususunda utangaçlık gösterilemezdi. İşte, Peygamberimize sorduğu suallerle, bilhassa kadınlarla ilgili birçok me­selenin açıklanmasına vesile olan kadınlardan birisi de Esmâ bint-i Yezîd’dir (r.anha). Hz. Esmâ, Ensar kadınlarındandı. Peygamber Efendimiz, Medine’ye hicret et­tiğinde Ensar kadınlarından…

Read More