Uhud Savaşının Neticesi

uhud-harbi

Müşrikler, daha fazlasını yapamayacakları kanaatine varınca, derlenip to­parlanan mücahitler karşısında tekrar bir hezimetle karşı karşıya gelmemek için, en uygun yolun geri çekilmek olacağını hesapladılar ve mağrur bir eda ile geri çekildiler. Netice, gerçekten hazin, ibretli ve düşündürücü idi. Harpte, mücahitlerden yetmiş şehit düşmüştü. Bunlar arasında Hz. Hamza, Hz. Mus’ab b. Umeyr gibi çok güzide sahabeler de bulunuyordu. Ebû Dücâne, Nesibe Hâtun gibiler, Resûl-i Kibriya’yı muhafaza etmeye çalışırlarken vü­cudları delik deşik olmuştu. Harbin ilk safhasında mücahitlere gülen parlak muzafferi­yet, Hz. Re­sû­lul­lah’ın emir ve tâlimatına riayet etmeyen okçulardan bir kısmının yerlerini terk…

Read More

Bedir Savaşı

bedir-savasi-1

Hicret’in 2. senesi 17 Ramazan / Milâdî 13 Mart 624 Cuma Ku­reyş’in Ticaret Kervanı Hicret’in 2. senesinde Ku­reyş müşrikleri, bir ticaret ker­vanı hazırlamışlardı. Şam pazarına gönderilen kervana, Mekke’den kadın erkek hemen hemen her­kes hisselerine göre ortak idiler. Bin deveden meydana gelen ve serma­yesi elli bin dinar olan bu büyük ticaret kervanının satılan malları karşılığında harbe hazırlık için silah alınacaktı. Ker­vanın yola çıkarılmasındaki asıl maksat buy­du. Ku­reyş­li­ler ayrıca kervanla birlikte Ebû Süfyan başkanlığında otuz, kırk ki­şi kadar muhâfız da göndermişlerdi.[1] Pey­gam­be­ri­mizin Durumu Haber Alması Resûl-i Ekrem Efendimiz, bu durumu haber aldı.…

Read More

Peygamberimiz Bedir’de

bedir-savasi-2

Peygamber Efendimiz, mücahitlerle Safra yakınındaki Ze­firan mevkiine vardığında, Ku­reyş’in büyük bir orduyla gelmekte olduğunu haber aldı. Böyle bir hareketle kar­şıla­caklarını tahmin etmediklerinden bir anda ne yapmaları ge­rektiği hususunda karar vere­me­diler. Zira, niyetleri harp etmek değildi. Bu­nun için bir hazırlıkları da yoktu. Üs­telik, alınan istihbarata göre, müşrik or­dusu hem sayıca çok, hem silahça onlardan üstün idi. Mücahitlerle İstişâre Resûl-i Ekrem, ashabını topladı. Kervanın takip edilme­sinin mi, yoksa müş­rik ordusuna karşı çıkmanın mı daha uygun olacağı husu­sunda onlarla istişa­rede bulundu. Bir kısım mücahit, kervanın takip edilmesinin uygun olacağını ifade etti. Resûl-i Ekrem,…

Read More

Bedir Savaşının Neticesi

bedir-savasi-3

Birkaç saat bütün şiddetiyle devam eden kıyasıya mücadele neticesinde, Re­sûl-i Kibriya Efendimizin kumandanlığını yaptığı İslam ordusu, parlak bir mu­zafferiyet elde etmişti. Mücahitler, on dört şehit vermişlerdi; müşriklerden öl­dürdüklerinin sayısı ise yetmiş kadardı; bir o kadarını da esir almışlardı. Öl­dü­rülenlerden yirmi dört kişi, müş­riklerin ileri gelenlerindendi. Mücahitler, Pey­gam­be­ri­mizin emri gereği, müşrik ileri gelenlerinin cesetlerini toptan bir çuku­ra gömdüler. Resûl-i Ekrem, şehit olan mücahitlerin cenaze namazını da Be­dir’de kıldı. Bu parlak zaferle, şüphe ve tereddüt bulutları parçalandı, Müslümanların cesaretlerine bir kat daha cesaret ka­tılmış oldu. Peygamber Efendimiz, derhal yola iki haberci çıkararak,…

Read More

Gizli Davetin Hız Kazanması

islam-emareleri

Hz. Ebû Bekir’in de Müslüman olmasıyla iman ve İslam’a gizli davet daha da hız kazandı. İslam’a girme bahtiyarlığına erenler, ya­kınları ve akrabalarıyla da bu bahtiyarlığı paylaşmak istiyorlardı. Onları şirkin ızdırabından, Câhiliy­yetin çirkin ah­lâkından kurtarmak için çırpınıyorlardı. Bu konuda da Hz. Ebû Bekir’in önde olduğunu görüyoruz. Onun vasıta­sıyla gizli davet devresinde İslam’la şereflenenlerden birkaçı şunlardır: Osman b. Affan, Zübeyr b. Avvam, Abdurrahman b. Avf, Sa’d b. Ebî Vakkas, Talha b. Ubeydullah (R. Anhüm)[1] Bu beş sahabe de, sonraları cennetle müjdelenen on sahabe arasında yer ala­caklardır. Müslüman erkekler listesine yeni yeni isimler…

Read More

Hz. Ebû bekir Müslümanların Safında

ay-ve-gece

Hz. Ebû Bekir, eskiden beri Resûl-i Ekrem Efendimizin en yakın dostların­dan biri idi. Samimi görüşür ve konuşurlardı. Onda da göze çarpan en mühim vasıf, Câhilliyye devrinin çirkin âdetleri, kötü ahlâk ve yaşayışları ile fıtratını bozmamış olması; ruh, kalp ve aklını şirk inancıyla kirlet­me­miş bulunmasıydı. Tanın­mış bir tüccardı. Kavminin ileri ge­lenleri her zaman fikrinden istifade ederlerdi. Ku­reyş’in kan davalarını halle­den de oydu. Bir di­ğer mühim vas­fıda, Ku­reyş ailelerinin soy soplarını, nesep şecere­lerini, iyilik ve kötülüklerini gayet iyi bilmesiydi. Re­sû­lul­lah Efendimiz, henüz açıktan davete başlamamıştı. Fakat yine de davası kulaktan kulağa yayılmış…

Read More

Hz. Ali’nin Müslüman Oluşu

dag-atlar

Hz. Hatice’nin tereddütsüz iman edip Müslüman olması, Resûl-i Ekrem Efen­dimizi son derece memnun ettiği gibi, şevkini de artırdı. Artık yeryüzünde davasını tasdik ve kabul eden biri vardı. Peygamber Efendimizin İslam’a davet ettiği ikinci insan, yine en yakınla­rından biri olan Hz. Ali idi. O, dört beş yaşından beri Efendimizin terbiyesi al­tında bulunuyordu ve o, eşsiz terbiyenin eseri olarak, akranlarına göre feraset ve ahlâk bakımından üstün bir seviyedeydi. Bir gün, Resûl-i Ekrem Efendimizi, Hz. Hatice’yle namaz kılarken gördü. Hayran hayran seyredip namaz bitince, “Nedir bu?” diye sordu. Resûl-i Ek­rem, “Ey Ali! Bu,…

Read More