Süt Anne Halime (r.a)

col-ve-develer

Mekke’nin havası yeni doğan çocuklara yaramıyordu. Sıhhatli ve gürbüz büyü­melerine mâniydi. Bu sebeple çocuklarının sıhhatli yetişmesini isteyen bazı ai­leler onları çölde yaşayan sütanneye veriyorlardı. Çünkü hem çölün havası gü­zel, suyu temiz ve tatlı idi, hem de orada yetişen çocuklar Arapça’yı daha düzgün bir şekilde konuşuyordu. Sütanne olacak kadınlar yılda iki kez Mekke’ye gelirler, küçük çocukları ala­rak yurtlarına götürürlerdi. Peygamberimizin dünyaya teşrif etmesinden he­men sonra, Benî Sa’d kabilesine mensup kadınlar, beyleriyle birlikte Mekke’ye geldiler. Bunlardan biri de Hz. Halime’ydi. Halime’nin bindiği hayvan zayıf ve topal olduğu için, arkadaşlarından geriye kalmıştı. O,…

Read More

Hz. Muhammed(s.a.v)’in Doğumu

olmasaydin-olmazdik

O tertemiz bir sulbden, ahlaki meziyetlerle dolu bir soydan, Hz. Amine gibi asalet ve faziletlerle süslü, birkaç nesil yukarıda aynı soy ağacına bağlı, haya ve edep dolu bir hanımla, Abdullah gibi fiziki yapısının güzelliği yanında ahlaki değerleri hayatına adapte etmiş, büyük dedesi İsmail gibi yüz deve karşılığı kurban olmaktan kurtulmuş, taht-ı nikahına aldığı Amine ile evlenerek her türlü günahtan korunmuş bir babadan Hicret’ten önce Miladi 570 yılında dünyaya gelmiştir. Bunun içindir ki Allah’ın Resulü (s.a.v) ”Hz. İbrahim’i görmek isteyen bu kardeşinin (benim) yüzüme baksın” buyururlardı. Evet O tıpkı Hz. İbrahim…

Read More

Peygamberimiz (s.a.v) ‘den Önce Arabistan

islamdan-once-arabistan

Peygamber Efendimiz’den önce Araplar, bir kısım bâtıl zihniyet ve hurâfelerin te’siri altında Dîn-i Hanîf’i (hak dînini) unutmuşlar, hak yoldan sapmışlar, putlara, heykellere tapmağa başlamışlardı. Bâtıl bir düşünce neticesi, kız çocuklarını diri diri toprağa gömerlerdi. Kumar, içki, fuhuş alelâde şeylerden sayılırdı. İnsanlar kabîlelere ayrılmış, kabîleler arasında kan dâvâları zuhûr etmiş, birbirlerine diş bileyen düşman hizipler ve harp hâlinde idi. Hakdan, adâletten uzaklaşmış bir cemiyette, kuvvetliler zayıflara, âcizlere saldırıyor, elinde nesi varsa alıyordu. Köleler, esirler, acınacak bir halde idi. Kadının cemiyette bir yeri yoktu. O, pazarlarda gezdirilen, para ile alınıp satılan basit…

Read More

Hz. Muhammed (s.a.v)’in Annesi

papatya

Hz. Muhammed’in Annesi, Hz. Amine, Hatemül-Enbiya Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) Annesidir. Babası Vehb b Abdülmenaf Kureyş Kabilesi’nin Beni Zühre koluna, annesi Berre bint Abdüluzza da aynı kabilenin Beni Abdurrar koluna mensuptur. Babası ve annesi de Mekke’lidir. Hatemül- Enbiya’nın, silsile-i nesebinden Kılıb’da Hz. Amine ile soyu birleşir. Hz. Amine Kureyş nezdinde yalnız haseb ve neseb itibari ile değil, ayrıca zamanında kaynakların nakline göre ahlakı, fiziki yapısı, zekası ve inancı itibari ile de ayrı bir özelliğe sahipti. H.z Amine’nin doğum tarihi ile ilgili çok fazla bilgi bulunmamakta, ancak çok genç yaşta evlendiği tahmin…

Read More

Kur’an-ı Kerim

kurani-kerim-gul

Kur’an-ı Kerim, en son ve en büyük peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.)’e Allah tarafından gönderilen en büyük kutsal kitaptır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), kendisine peygamberlik görevi verilmeden önce bir süre Mekke yakınındaki Hira dağında bir mağaraya çekilir, Allah’ın büyüklüğünü düşünmekle meşgul olurdu. 610 yılının Ramazan ayında bir Pazartesi gecesi yine Hira’daki mağaraya çekilmiş, gönlü ve bütün varlığı ile Allah’a yönelmişti. İşte bu sırada meleklerin en büyüğü olan Cebrâil (a.s.), Allah’ın emriyle peygamberimize gelerek “Oku!” dedi ve bu emri üç defa tekrarladı. Sevgili Peygamberimiz, “Ne okuyayım?” deyince Cebrâil (a.s.), Kur’an-ı Kerim’den beş…

Read More

Tevrat

tevrat

Tevrat, Tora veya Pentateuk (Arapça:تورة tawrat, İbranice: תורה Torah, Yunanca: Πεντάτευχος Pentatevhos), Tanah ve Eski Ahit’in ilk beş kitabına verilen isim. Musa’nın Beş Kitabı olarak da bilinir. Orijinal olarak İbranice yazılmıştır. Tanrı tarafından Musa’ya vahyedildiğine inanılır. Tevrat sözcüğü bazen Tanah’ın tamamı için de kullanılır.[1] Etimoloji Tevrat adı, İbranice Torah sözcüğünün Arapça biçiminin Türkçeye uyarlanışıdır. İbranice “öğretme, gösterme, yönlendirme, öğreti, yasa” anlamına gelir. Tevrat’ı oluşturan kitapların İngilizce ve bazı diğer Batı dillerinde kullanılan adları, Tevrat’ın 2. yüzyılda yapılmış Yunanca çevirisinden gelmiştir. Yunanca ismi olan Pentatefhos, penta (beş) ve tefhos (nüsha,fasikül) sözcüklerinin…

Read More

İmam-ı Rabbânî Ahmed Farukî (k.s.)

rahle-kapi

Uzun boylu buğday benizli, gökçek yüzlüydü. Kaşları siyah ve hilal biçimindeydi. Gözlerinin beyazı oldukça beyaz, siyahı daha siyahtı. Bakışları canlı ve keskindi. Çekme burunlu, dudakları ince kırmızı renkliydi. Ağzı orta büyüklükteydi. Dişleri inci gibi düzgün ve parlaktı. Sakalı gür ve büyükçeydi. İkinci hicrî bininci yılın yenileyicisi yani “Müceddid-i elf-i sanî.” Nakşî, Kadirî, Suhreverdî, Çiştî ve Kubrevî tarikatlarından icazetli Rabbani imam ve Rahmani mürşid. Altın silsilenin 24. halkası “İmam-ı Rabbanî” lakabıyla anılan mürşidimizin asıl adı Ahmed b. Abdülahad el-Farukî. “Farukî” nisbesi, ikinci halife Hz Ömeru’l Faruk’un soyundan olmasından “İmam-ı Rabbani” Allah…

Read More