Selmân-ı Fârisî (r.a.)

col-virane

Selmân, mecusiler arasında dünyaya gelmişti. Ateşe tapan insanlar arasında kü­çük bir çocuktu. Babası Büzahşan, İran’ın çiftlik ağalarındandı. Oğlunu çok se­ver, yanından ayırmaz, sanki kaçıp gidecekmiş gibi evden dışarı çıkarmaktan korkardı. Selmân yetişkinlik çağına girdiği sıralar, mecusilerin ibadet yerine gider, oranın fah­rî bekçiliğini yapardı. Mukaddes sayılan ateşin sönmemesi için de­vamlı yakardı. Küçük Selmân’ın içinde sürüp giden bir boşluk, bir hasret, bir istek ve bir işa­ret vardı. Akşamları kızıllaşan ufka dalar, sabahları uzak bir işaret hülyasına bağlanmış gibi güneşin ışıltılarına dikkat kesilirdi. Sanki hep haber bekler­di. Babası bir gün Selmân’ı çiftliğe göndermişti.…

Read More

Seleme bin Hişâm (r.a.)

seleme-bin-haris

Mekke ufuklarını aydınlatan hidayet nuru kalp ve gönüllere yansıyınca, en bü­yük insanlık olan İslamiyet’in şifa bahşeden berrak menbaına her geçen gün bir­kaç kişi daha yanaşıyor, o âb-ı hayata dalarak yudumluyor, ruhlarını paslandı­ran cehalet ve zulüm kirlerinden kurtularak gerçek ferah ve refaha kavuşuyor­lardı. İnsanlık o sıralar o kadar za­vallılaşmış ve gülünç bir hâle düşmüştü ki, görünüşte “insan” libasını giyinmişlerse de gerçekte hayvanları dahi iğrendirecek hareketlerde bulunuyor, her türlü aşağılıkları irtikap ediyorlardı. İşte onların bir kısmını şirkin ürkütücü pençesinden alıp İslamiyet’in munis ve şefkatli sinesi­ne, merhametli kucağına teslim eden Yüce Resûl, insanlığın…

Read More

Sa’d bin Muâz (r.a.)

col-agac

Sa’d bin Muâz (r.a.) kısa dünya hayatının sadece altı yılını Müslüman olarak ge­çirmesine rağmen, büyük hizmetlere vesile olan ve Peygamberimiz için, “Ensar içinde en sevgili olma” şerefini kazanan bahtiyar bir sahabidir. Hz. Sa’d, Evs kabilesinin Eşhel kolunun reisi olmakla birlikte, umumi manada Evs’in reisliği de onun üzerindeydi. Hz. Peygamber’in Medine’de İslam nurunu yaymak için Hicret’ten önce göndermiş olduğu Mus’ab bin Umeyr (r.a.) vasıtasıyla kalbinde kutsi İslam davası kökleşmiş ve ondan sonra da bütün Evs kabilesinin hidayetine vesile olmuştur. Mus’ab önce Hz. Sad’ın teyze oğlu olan Es’ad bin Zürâre’nin (r.a.) hanesine…

Read More

Mus’ab bin Umeyr (r.a.)

musab-bin-umeyr

Re­sû­lul­lah’ın (a.s.m.) haklarında, “Ashâbım yıldızlar gibidir, hangisine tabi olursanız hidayete erişirsiniz.”[1]buyurdukları sahabilerin her biri bizler için ibret ve örneklerle dolu bir hayatın sahibidir. Her sahabiden alacağımız dersler var­dır. Mus’ab bin Umeyr de (r.a.) bu mümtaz insanlardan biridir. Bu yıldız sahabi, İslam’ı kabul etmeden önce Mekke’nin en sevilen, genç ve itibarlı simalarından biriydi. Ailesinin göz bebeği olan Mus’ab, çok zengin, mü­reffeh ve gösterişli bir hayat yaşıyordu. Anne ve babası, bir dediğini iki etmiyor­du. Böyle göz kamaştırıcı bir hayatın içindeyken, bir gün, Peygamber Efendi­mizin (a.s.m.) tebliğ ettiği dinden haberdar oldu. İçine bir…

Read More

Hamza bin Abdülmuttâlib (r.a.)

hz-hamza

İslam’ın inkişafını hazmedemeyen Mekke müşrikleri, iman erlerini yıldırmak için her türlü tertibe başvuruyorlardı. Küfür bentlerini iman şelalesinin sarstı­ğını seziyorlardı. En güvendikleri kimselerin hidayet kapısından girdiğini gör­dükçe daha da köpürüyorlardı. Allah’ın sevgili Nebisini bezdireceklerini sanı­yorlardı. Onu adım adım takip ediyorlar, çeşitli baskı ve işkence metotlarını kullanıyorlardı. Peygamber Efendimiz, peygamberliğin altıncı senesinde bir gün Sâfâ Tepesi civarında bulunuyordu. Müşriklerin örümcek kafalıları, Peygamberimize çat­mak için fırsat kolluyorlardı. Ebû Cehil, taraftarlarından Adiy bin Hamrâ ve İbnü’l-Asdâ’yı peşine takarak Peygamberimizin karşısına dikildi. Peygamberimi­ze hakaret dolu sözler söylemeye başladılar. Ağızlarından çıkanı kulakları duy­muyordu. Bununla kalmayarak, Pey­gamberimizin…

Read More

Ebu Süfyan Bin Haris (r.a.)

ebusufyan

Ebu Süfyan’ın Mekke’de doğduğu bilinmekle birlikte, tarihi kesin olarak belli değildir. Ancak Peygamber Efendimiz (sav) ile süt-kardeş olması ve Halime tarafından emzirilmiş olmasından ötürü, 570’li yıllarda doğmuş olma ihtimali yüksektir. Kaynaklarda Peygamber Efendimiz ile yaşıt olduğunun geçiyor olması, 571 veya buna çok yakın bir tarihte doğmuş olabileceğini akla getirmektedir. Bazı kaynaklarda adı Muğire olarak geçmesine karşılık, Muğire’nin kendisi değil, kardeşinin adı olduğu belirtilmiştir. Peygamber Efendimizin (asm) amcası Haris’in oğludur. Halime, Peygamber Efendimiz ile birlikte onu da emzirdiğinden süt-kardeş olmuşlardır. Çocukluğu ve gençliği yaşıtı olduğu Peygamber Efendimiz ile birlikte geçmiştir. Peygamber…

Read More

Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.)

eyyubel-ensari

Mekke ufuklarında İslam güneşinin doğmasının üzerinden seneler geçmişti… Komşu şehir Medine, gelen hidayet haberleriyle dalgalanıyordu. Ruh ve kalplerini bu nurlu güneşin ziyasıyla aydınlatmak isteyen Medineliler, Mekke yol­larına düşüyorlardı. Peygamber de (a.s.m.) onları emin bir yerde karşılamak için Mekke dışına çıkıyordu. Zira Mekke, müşriklerin inananlara olan zulüm ve işkenceleriyle kaynıyordu. Gelen heyetlerle Mekke dışında, Akabe’de görüşülüyordu. Bu sebepten, bu görüşmeler tarihe “Aka­be Biatları” olarak geçmiş­tir. İkinci Akabe Biatı’nda bulunup Peygamber’e (a.s.m.) biat edenler arasında, “Ebû Eyyûb el-Ensârî” diye anılan Hz. Hâlid bin Zeyd de vardı. Hz. Hâlid, Medi­ne’nin ileri gelen iki…

Read More